26 Haziran 2014 Perşembe

HOŞGELDİN YA ŞEHR-İ RAMAZAN






Oruçla ilgili Ayet ve hadisler




HADİSLER


Orucun bir çok fazileti vardır. Oruç açlık acısı ile şehveti kırıp, nefsi kahreder. Zira nefis her şerrin (kötülüğün) barınağı, her kötülüğün arkadaşıdır. Sen onu itaate çektikçe, o seni masiyete sürüklemek ister. Gıdasını kesmedikçe sana uymaz, şehveti terk etmez. Gıdasını kesmekte ancak oruç ile olur.

Zira Peygamber Efendimiz (s.a.v.): "Ey gençler topluluğu! Kimin evlenmeye gücü yeterse evlensin. Zira evlilik gözü (harama) daha çok yuman, ırzı daha çok koruyan (bir yol) dur. Kiminde buna (evlenmeye) gücü yetmezse, ona oruç tutmak gerekir. Çünkü oruç ona eneme (gibi) dir." buyurmşlardır.


Ramazan ayında tuttuğumuz orucun faziletine dair, bir çok Hadisi şerifler mevcuttur. Hadisi şeriflerden bazıları şöyledir:

"Kim (farz olduğuna) inanarak ve (sevabını) Allah'dan ümid ederek oruç tutarsa; geçmiş günahları bağışanır."

"Oruç kalın bağırsağı inceltir, (tokluk hissi olacağından az yemek yedirir)eti soldurur, (insanı zayıfltır) ve cehennem hararetinden uzaklaştırır."

"oruçlunun uykusu ibadet, sükutu teşbih,duası makbul ve ameli kat kattır (ecri sevabı kat kat ödenir)."

"Oruçlu için iki ferahlık vardır, biri iftarda, biri Rabbine kavuştuğunda."

"Cennetin sekiz kapısı arasında "Reyyan"isimli bir kapı vardır ki; ondan sadece oruçlular girer."

"Cennet dört Zümre'ye aşıktır.1. Kur'an okuyan 2. Diline sahip olan.3. açları doyuran, 4. Ramazan ayında oruç tutan."

"Nefsim kudretinde bulunan allaha yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu,Allah katında misk'ten daha güzeldir (Hz.Allah oruçlu için ): "Kulum yemesini, içmesini ve şehvetini benim rızam için terk etti" buyurur,ve Meleklerine onun ile iftihar eder.

Ağız kokusu insanlar nazarında hoşlanılmayan bir şey olsa da itaatten kaynaklandığı için: Allah katında misk kokusundan daha makbuldür. Hatta normalde ağız kokusunu misvakla temizlemek lazım iken, İmamı Şafii Hazretleri oruçlunun ağız kokusunun devamını mübah görmüşlerdir.

Oruçlunun ağız kokusu Allah'a itaatin ve onun rızasını taleb etmenin bir eseri olduğundan ahirette misk kokusundan daha güzel kokacak ve oruç ehli, insanlar arasında bununla meşhur olacaktır. Oruç,kul le Rabbi arasında gizli olduğundan ahirette açığa çıkacaktır.

"Oruçlular kabirlerinden ağız kokuları miskten daha güzel koktuğu halde çıkarlar ve bu kokuları ile tanınırlar."

"Ademoğlunun bütün ameli,10 ila 700 kat arası olarak ecre nail olur. Hz. Allah:" ancak oruç hariç. O, benim içindir. Onu ben mükafatlandırırım. Kulum yemeği, içmeyi
şehveti benim için terk ediyor." buyurur.

"Cennette, üzerinde hiç bir gözün görmediği, hiç bir kulağın işitmediği, hiç bir beşerin (insanın) kalbine (aklına) gelmediği yiyecekler olan bir sofra vardır ki, ona ancak oruçlular oturur."

"Kıyamet günü bütün insanlar açtır.Ancak Peygamberler,onların ehli ve oruç tutanlar müstesna(hariç)"

Kıyamet günü oruçlular için arşın altında sofra kurulur. İnsanlar hesapta iken oruç tutanlar o sofrada yemek yerler. İnsanlar:" Bunlar kimlerdir? Biz burda hesapla uğraşırken yemek yiyorlar?" derler.O'nlara" Siz yemek yerken onlar oruç tutuyorlrdı" denilir


AYETLER


Kuranda oruç ile alakali tahmini 11 ayet geçiyor

2:183 - Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.

2:184 - (Size farz kılınan oruç), sayılı günlerdedir. İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan ise, diğer günlerde, tutamadığı günler sayısınca tutar. Ona dayanıp kalacaklar üzerine de bir yoksulu doyuracak kadar fidye gerekir. Her kim de hayrına fidyeyi artırırsa, hakkında daha hayırlıdır. Bununla beraber, eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.

2:187 - Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız, size helâl kılındı. Onlar,sizin için bir örtü, siz de onlar için bir örtü durumundasınız. Allah, nefsinize güvenemeyeceğinizi bildiği için müracaatınızı kabul buyurdu ve sizi bağışladı. Şimdi onlara yaklaşın ve Allah'ın sizler için yazdığını isteyin. Ta fecrin beyaz ipliği siyah iplikden size seçilinceye kadar yiyin, için. Sonra da ertesi geceye kadar orucu tam tutun. Bununla beraber siz mescitlerde îtikaf halinde iken onlara yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, sakın onlara yaklaşmayın. Allah, âyetlerini insanlara böyle açıklıyor ki sakınıp korunsunlar.

2:196 - Hac ve umreyi de Allah için tamam yapın. Eğer bunlardan alıkonursanız, o zaman kolayınıza gelen bir kurban gönderin. Bununla beraber bu kurban, kesileceği yere varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden hasta olana veya başından bir rahatsızlığı bulunana tıraş için oruç veya sadaka yahut da kurbandan ibaret bir fidye gerekir. Engellemeden kurtulduğunuz zaman da her kim hacca kadar umre ile sevab kazanmak isterse, ona da kolayına gelen bir kurban gerekir. Bunu bulamayana ise üç gün hacda, yedi de döndüğünüzde ki tam on gün oruç tutması lazım gelir. Bu hüküm, ailesi Mescid-i Haram civarında oturmayanlar içindir. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah'ın azabı gerçekten çok şiddetlidir.

4:92 - Hata dışında bir mümin, diğer bir mümini öldüremez. Ve kim bir mümini yanlışlıkla öldürürse, mümin bir köle azad etmesi ve ölenin ailesine (varislerine) teslim edilecek bir diyet vermesi gerekir. Ancak ölünün ailesinin bağışlaması müstesnadır. Eğer öldürülen, mümin olmakla beraber size düşman bir kavimden ise, o zaman, öldürenin bir köle azad etmesi gerekir. Eğer öldürülen sizinle aralarında antlaşma olan bir kavimden ise, öldürenin, ölenin ailesine diyet vermesi ve mümin bir köle azad etmesi gerekir. Bunlara gücü yetmeyenin de Allah tarafından tevbesinin kabulü için arka arkaya iki ay oruç tutması gerekir. Allah, Alimdir (her şeyi bilendir), Hakimdir (hüküm ve hikmet sahibidir).

5:89 - Allah sizi, kasıtsız olarak yaptığınız yeminlerinizden sorumlu tutmaz. Fakat kasıtlı yaptığınız yeminlerinizden sizi sorumlu tutar. Bozulan yeminin keffareti (cezası), ailenize yedirdiğinizin ortalamasından on yoksulu yedirmek veya giydirmek yahut da bir köle azad etmektir. Verecek bir şey bulamayan kimse için de üç gün oruç tutmaktır. İşte yemin ettiğiniz zaman yeminlerinizi bozmanın cezası budur. Yeminlerinizi koruyun. İşte Allah âyetlerini size böyle açıklar ki, şükredesiniz.

5:95 - Ey iman edenler, ihramlı iken av hayvanı öldürmeyin. İçinizden kim kasten onu öldürürse, yaptığı işin vebalini tatması için, öldürdüğü hayvanın dengi ona cezadır ki, Kâbe'ye ulaşacak bir kurban olmak üzere buna yine içinizden iki adaletli kişi hükmeder; yahut (ceza olmak üzere) bir keffarettir ki, ya o nisbette fakirleri doyurmak, yahut onun dengi oruç tutmaktır. Allah geçmişi affetmiştir. Fakat kim de bu suçu tekrarlarsa, Allah ondan intikamını alır. Allah damia gâliptir, intikam sahibidir.

19:26 - "Ye, iç, gözün aydın olsun. Eğer insanlardan birini görürsen, ben Rahmân (olan Allah)a bir oruç (susmak) adadım. Onun için bugün hiçbir kimseyle konuşmayacağım" de.

33:35 - Şüphe yok ki müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mümin erkeklerle mümin kadınlar, itaat eden erkeklerle itaat eden kadınlar, sadık erkeklerle sadık kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, mütevazi erkeklerle mütevazi kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkeklerle ırzlarını koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkeklerle Allah-'ı çok zikreden kadınlar var ya, işte onlar için Allah bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.

58:4 - Buna imkan bulamayan kimse, temas etmeden önce aralıksız olarak iki ay oruç tutmalıdır. Buna da gücü yetmeyen, altmış fakiri doyurur. Bu (hafifletme), Allah'a ve Resulüne inanmanızdan dolayıdır. Bunlar Allah'ın hükümleridir. Kâfirler için acı bir azap vardır.

66:5 - Eğer o sizi boşarsa belki de Rabbi ona, sizden daha hayırlı, kendisini Allah'a teslim eden, inanan, gönülden itaat eden, tevbe eden, oruç tutan dul ve bakire eşler verir

http://www.fetvalar.com/



DİYANETE GÖRE ORUÇ İBADETİNDE HANGİ KRİTERLERE UYMALIYIZ? 




ORUÇ


İmsak vaktinden iftar vaktine kadar yemek, içmek ve cinsî münasebetten uzak durmak demektir. Imsak vakti, baska bir deyişle oruç yasaklarının başlama vakti, fecr-i sâdık, yani tan yerinin ağarmasıdır. Bununla yatsı namazının vakti çıkmış, sabah namazının vakti girmiş olur. Bu vakit ayni zamanda sahurun sona erip, orucun basladığı vakittir. 
İftar vakti ise, oruç yasaklarının sona erdiği, güneşin batma vaktidir. Bu vakitle birlikte akşam namazinin vakti girmiş olur. Akıllı, buluğ çağına erişmiş Müslüman'ın Ramazan orucunu tutması farzdır. Ancak oruç tutamayacak kadar hasta olanlar ile yolculukta bulunanlar oruç tutmayabilirler. Hastalar iyileştiklerinden, yolcular da memleketlerine döndükten sonra tutmadıkları oruçları kaza ederler. Hasta olan kişinin iyileşme ihtimali yoksa, tutmadığı her gün için bir fidye verir; yani bir fakiri bir gün doyurur. 
Hayiz ve nifas halindeki kadınlar, bu günlerinde oruç tutmayıp daha sonra gününe gün kaza ederler. Ramazan orucunu kasten ve isteyerek bozan kişi, bozduğu orucu kaza eder ve keffaret öder. Orucun keffareti, iki ay üst üste oruç tutmak, buna gücü yetmezse 60 fakiri doyurmaktır. 
Adak oruçlarin tutulmasi ile bozulan nafile oruçların kaza edilmesi vaciptir. Bunların dışında kalan ve mekruh olmayan oruçlar ise nafile oruçlardır. Ramazan Bayramının birinci günü ile Kurban Bayraminin dört gününde oruç tutmak tahrimen mekruhtur. Muharrem ayının sadece onuncu gününde, yalnız cuma veya cumartesi günlerinde oruç tutmak, yılın tamamını oruçlu geçirmek ve akşam iftar etmeksizin birleştirerek oruç tutmak ise tenzihen mekruhtur. (I.P.) 



SAHUR


Oruç tutacak kişilerin imsak vaktinden önce gece yedikleri yemege sahur denir. Sahur oruca dayanma gücü verdiğinden, sahura kalkmak müstehaptir. Hz. Peygamber, "Sahur yiyiniz; çünkü sahurda bereket vardır." buyurmustur (Buhârî, Savm, 20; Müslim, Siyam, 9). Iftarda acele etmek, sahuru geciktirmek sünnettir. Ayrıca sahur vakti, duaların makbul olduğu vakitlerden biridir. (I.P.)



İMSAK


Sözlükte "kendini tutmak, engellemek, el çekme, geri durma" anlamlarına gelen imsâk, dinî bir kavram olarak, imsak vaktinden, iftar vaktine kadar yemeden, içmeden, cinsî münasebetten ve diğer orucu bozan şeylerden uzak durmak, el çekmek demektir. İmsakın zıttı iftardır. 

İslâm'ın temel esaslarından biri olan orucun, tek rüknü imsâktır. Kur'ân-ı Kerim'de, "Artık (Ramazan gecelerinde) onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için takdir ettiklerini isteyin. Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı), siyah ipliğinden (karanlığından) ayırt edilinceye kadar yiyin, için, sonra akşama kadar orucu tamamlayın." buyurulmaktadır (Bakara, 2/187). İmsak vakti, başka bir deyişle oruç yasaklarının başlama vakti, fecr-i sâdık, yani tan yerinin ağarmasıdır. Bununla yatsı namazının vakti çıkmış, sabah namazının vakti girmiş olur. Bu vakit aynı zamanda sahurun sona erip, orucun başladığı vakittir. 
İftar vakti ise, oruç yasaklarının sona erdiği, güneşin batma vaktidir. Bu vakitle birlikte akşam namazının vakti girmiş olur. Gündüz ve gecenin tam olarak teşekkül etmediği yerlerde, imsak ve iftar vakitleri, buralara en yakın normal bölgelere göre belirlenir. (İ.P.)



İFTAR


Dinî bir kavram olarak iftar, orucu açmak, oruçluya orucunu açtırmak, başlanmış orucu bozmak veya hiç oruç tutmamak anlamlarına gelmektedir. Genel olarak iftar oruca aykırı davranışta bulunma manasına gelmekle birlikte, yaygın olarak, oruçlu kimsenin vakti gelince usulüne uygun biçimde orucunu açması için kullanılmaktadır. 

İslâm'ın beş esasından birisi olan oruç; imsak vaktinden iftar vaktine kadar yemek, içmek ve karı-koca ilişkilerinden uzak durmaktır. İftar vakti ise, "Sonra akşama kadar orucu tamamlayın." âyetinde de (Bakara, 2/187) belirtildiği gibi akşamdır. Herhangi meşru bir mazeret bulunmaksızın, iftar vaktinden önce orucun bozulması helâl değildir; bozan kişi günah işlemiş olur. Ancak hastalık, düşkünlük, ihtiyarlık, zorlama, yolculuk gibi durumlarda orucun bozulmasına izin verilmiştir. 
Hz. Peygamber, iftar vakti girdikten sonra, oruçlunun iftarda acele etmesini ve oruçlarını hurma veya tatlı bir şeyle, ya da su ile açmalarını tavsiye etmiştir (Buhârî, Savm, 45; Müslim, Sıyam, 48; Ebû Dâvûd, Savm, 21). Oruç açılırken dua etmek sünnettir. 

Hz. Peygamber, iftar esnasında yapılan duaların kabul edileceğini müjdelemiş ve kendisi de, "Allâh'ım! Senin rızân için oruç tuttuk, Senin verdiğin rızıkla orucumuzu açtık, bizden kabul buyur; çünkü Sen her şeyi işiten ve bilensin" şeklinde dua etmişlerdir (İbn Mâce, Sıyâm, 48; Dârekutnî, II/185). İftar konusunda Hz. Peygamber'in sünnetinden hareketle, İslâm toplumlarının kültürel birikim ve farklılıklarından kaynaklanan çeşitli âdet ve gelenekler oluşmuştur. 
Rasûlullah'ın "oruçluya iftar ettiren kimse, onun alacağı kadar sevap kazanır; oruçlunun sevabında da bir eksilme olmaz" hadisinden (İbn Mâce, Sıyâm, 45) hareketle, halkımız arasında iftar konusunda çok güzel gelenekler gelişmiştir. (İ.P.)

http://www.diyanet.gov.tr




Tüm islam alemine; ihlasla, şuurla giçirilmiş ve Allah (cc) ın rızasına erişilmiş bir ramazan ayı olmasını yüce Rab'bimden niyaz ediyorum. Amin


Hiç yorum yok: